Zaman ilerledikçe insan ömrünün süresi nasıl değişiyorsa, ihtiyaçlar, öncelikler ve düşünce şekilleri de değişmeli. Seneler önce insan ömrü 45-60 yıl ile sınırlıyken günümüzde ve ilerleyen zamanlar için bu süre 100 yıla yükseldi. Zaman değiştikçe bizim de bu değişikliğe uyum sağlamamız lazım. Zaman’dan kaçmak ya da zamanın ötesine geçmeye çalışmaktan ziyade ‘Zaman ile birlikte zamanın içinde akmak’ olarak da tanımlayabiliriz.

Bunu başarabilmek için de disiplinli ve esnek olmak önemli. Çağa ayak uydurmak sadece popüler kültüre uyum sağlamakla olmuyor, yapılması gereken başka öncelikler var. Örneğin; 300-400 yıl önce eğitimin ilk başladığı yıllarda önemli olan unutmamaktı, bugüne baktığımızda en kıymetli şey unutmak. Öğrendiğimiz bilgiyi unutup bugünün koşullarına uygun şekilde yeniden öğrenmek. Bu tabii sadece biri, alışkanlıklar, tek motivasyonu işçi, çalışan yetiştirmek olan eğitim sistemi ve aslında bununla bağlantılı olan ekonomi… Aklınıza gelen her şey aynı zamanda ‘zaman’ ile bağlantılı.

Önemli olan uzayan ömrü daha anlamlı hale getirecek şeyler yaparak yaşamak. Yaşam içinde hepimizin birtakım rolleri ve yaşama amacı var. Bu amaç ve rollerin hakkını vererek, dolu dolu bir asır yaşamak için neler yapmalıyız?